Atila Yüksel

Bence ölümü yenmek, aşmaktır yazmak. Öylesine bir rüzgar gibi dünyanın her yerinde olmak değil mesele, mesele dokunan, tohum eken, hasat eden rüzgar olmak. Hayat, kelimeler, mevsimler bazen yetmiyor. Bu açmazdan kurtulmanın tek yolu yazmak. Bazen “Siyah Cennette” bir metatrona dönüşmek, bazen Geçit’te töreye direnen insan kalmaya savaş veren Rıza olmak, bazen “Fent’te” mobbing canavarına karşı doludizgin at koşturan Akın olmak, bazen “Babamın Mevsimlerinde” biyolojik babalığın ötesine geçen Nedim olmak, “Alfa Kadınlarda” bedenine hapsolmayı aşan Feride olmak… hepsi içimdeki dönüşme tutkusu için. Bu benim hayat amacım, keyifli okuma dilerim.

 

En güzel yılların birinde, buralarda bir yerde en güzel ellere doğdum.
Çocukluğumdaki sessizliğinden dolayı anne ve babadan “yüzyılın gözlemcisi” ödülünü almama ramak kalmıştı. Biraz büyüdüm, hayvanları çok sevdim, biraz daha büyüdüm çiçek, böcek ne varsa hepsine ismiyle hitap etmeyi öğrendim. Sorularımla sadece öğretmenlerimi değil, arkadaşları, meslektaşları ve öğrencilerimi sürekli şaşırttım. Soru sormak, düşünmek ve hakikati aramak tek merakım. Büyüdüm, büyüdüm, büyüdüm ve akademisyen oldum. Sınıfımda koca koca saatler geçti, dersten çıkan öğrencilerim çıkışta bitap “demek üniversite buymuş” dedi.